Covid-19 pandemisinin devam ediyor olması, belirsizliklerin bir süre daha dünya ekonomilerini şekillendireceğine işaret etmektedir.
EmtiaEmtia fiyatlarındaki yükseliş ise enflasyon beklentilerini yukarı çekerek para politikasında normalizasyon sürecinin yakın olup olmadığına dair soru işaretlerini beraberinde getirmiştir.
Küresel ekonomi
Covid-19 pandemisinin devam ediyor olması, belirsizliklerin bir süre daha dünya ekonomilerini şekillendireceğine işaret etmektedir.
2020 yılına ABD-Çin arasındaki ticaret gerginliğinin kısmen azalmasıyla umutla başlayan dünya ekonomisi Çin’de başlayan salgının hızlı yayılmasıyla Büyük Buhran’dan bu yana ekonomik faaliyetteki en büyük daralmayı yaşadığı bir yılı geride bırakmıştır. Salgının yarattığı tahribatın en derin etkisi ikinci çeyrekte hissedilirken, alınan olağanüstü politika önlemleri desteğinin yanı sıra atılan normalleşme adımları sonucu ekonomilerde üçüncü çeyrekte güçlü bir toparlanma gözlenmiştir.
Artan kısıtlamalar neticesinde 2020 yılının son çeyreğinde yavaşlama görülmüşse de pandeminin ilk dönemindeki gibi ülkelerin tam kapanmaya gitmemesi ve dış ticaretin lokomotifi Çin’in olumlu performansının da desteği, büyümedeki yavaşlamanın ikinci çeyreğe göre sınırlı kalmasını sağlamıştır.
Salgının ilk döneminde keskin düşen emtia fiyatları, Çin ekonomisinin öngörülerden daha iyi performans sergilemesi, aşılama süreci ile eski normale yaklaşılacağı beklentisi ve küresel bol likiditenin yanı sıra ek mali teşviklerin de yolda olmasıyla yılın geri kalanında toparlanma eğilimi göstermiştir. Emtia fiyatlarındaki yükseliş ise enflasyon beklentilerini yukarı çekerek para politikasında normalizasyon sürecinin yakın olup olmadığına dair soru işaretlerini beraberinde getirmiştir.
2021 yılına başlangıç yaparken ise aşıya dair olumlu gelişmeler geleceğe yönelik umutları artırmış, bununla birlikte Covid-19 vakalarının artışını sürdürmesi ve mutasyona uğramış koronavirüse dair gelişmeler ise belirsizliklerin bir süre daha bizimle olacağına işaret etmiştir. ABD Başkanlık seçimi ve Brexit ticaret anlaşmasının geride kalmasıyla belirsizliklerden bir kısmı çözüme kavuşturulmuş, süregelen devasa teşviklere karşın ek teşvik beklentileri de canlılığını korumuştur.
ABD Merkez Bankası (Fed) ekonomiye desteklerin süreceğini belirtmiştir.
Koronavirüs salgını ile birlikte 2020 yılında en uzun süreli büyüme trendini sonlandıran ABD ekonomisi 1946 yılından bu yana en yüksek daralmayı yaşamıştır. 2020 yılında salgının iş gücü piyasasına yansıması en derin ABD ekonomisinde gözlenmiş, istihdamdaki zayıflıkla birlikte hane halkı harcamaları 2020 yılında baskı altında kalmıştır. Vakaların artışını sürdürmesine karşılık ülkede aşılama sürecinin hızlanması ise 2021 büyümesine yönelik olumlu beklentileri güçlendirmiştir.
2020 yılında pandemi ile zorlu bir dönem yaşayan dünya ekonomisi para politikalarının yanında maliye politikalarının da güçlü desteğine ihtiyaç duymuştur. Fed de, faiz oranının 2023’e kadar sıfıra yakın kalmasını öngörerek sınırsız tahvil alımlarıyla yüksek tutarlı teşvikler açıklamıştır. Geride bıraktığımız yılda ABD, tarihinin en büyük mali teşvik paketini de yürürlüğe koymuştur. Neticede ABD ekonomisinin enflasyon ve istihdam hedeflerinin çok uzağında bulunmasından dolayı Fed’in desteklerinin bu sene de devam etmesi öngörülmektedir ve bu konjonktürde Fed’in ortalama enflasyon hedefinin de enflasyondaki geçici yükselişlere manevra alanı sağlaması beklenmektedir. Biden yönetiminin seçilmesiyle de ek mali teşvik beklentilerinin güçlendiği görülmüştür.
ECB2020 yılı genelinde güçlü parasal teşvikler açıklayan Avrupa Merkez Bankası (ECB), yılın son ayında da Pandemik Acil Durum Satın Alma Programı’nda artışa giderek desteğini sürdürmüştür.
Euro Bölgesi’nde Almanya, bölge ekonomisine lokomotif olma görevini sürdürmüştür.
2020 yılında Euro Bölgesi, başta İtalya ve İspanya öncülüğünde salgından en fazla etkilenen bölge konumunda yer almış ve değerli Euro, zayıf talep ve düşük enerji fiyatları ile birlikte deflasyonist kaygıların öne çıktığı bir yılı geride bırakmıştır. Kısıtlamaların haziran ayında gevşetilmesi ardından faaliyetine dönen firmalarla birlikte imalat PMI verileri, yılın geri kalanında toparlanma eğilimi sergilemiş ancak salgında ikinci dalga endişelerinin ağır basmasıyla hizmet PMI verilerinin yılı kısmi zayıflayarak kapattığı görülmüştür. Yılın son günlerinde İngiltere’de daha hızlı yayılan mutasyona uğramış koronavirüsün ortaya çıkması, kısıtlamaların yeni yılda daha da artırılmasına yol açmıştır.
Pandeminin seyri 2021 yılının ilk çeyreğinde bölge büyümesinin özellikle hizmet sektörü kaynaklı baskı altında kalabileceğini göstermektedir. Bununla birlikte Almanya imalat PMI verileri geçtiğimiz sene son çeyrekte güçlü bir performans sergileyerek Şubat 2018’den bu yana en yüksek seviyeye çıkmış ve ülke, bölge ekonomisine lokomotif görevini sürdürmüştür. Avrupa’nın imalat sanayisindeki pozitif görünümü sayesinde de Türkiye dördüncü çeyrekte bölgeye rekor bir ihracat gerçekleştirmiştir. İhracat görünümümüzdeki bu pozitif seyir ise ekonomilerin toparlanma sergilemesinin beklendiği bu yıl için olumlu bir mesaj vermektedir.
2020 yılı genelinde güçlü parasal teşvikler açıklayan Avrupa Merkez Bankası (ECB), yılın son ayında da Pandemik Acil Durum Satın Alma Programı’nda artışa giderek desteğini sürdürmüştür.
2020 yılı gündeminde belirleyici unsurlardan biri Brexit ticaret anlaşması olmuştur, yılın son günlerinde İngiltere ve Avrupa Birliği arasında bu konuda uzlaşı sağlanmıştır. Türkiye de İngiltere ile tarım ve sanayi ürünlerini içeren ve mevcut ticaret koşullarının devamını sağlayacak serbest ticaret anlaşması imzalamıştır. En çok ihracat yaptığımız ikinci ülke olan İngiltere ile dış ticaret ilişkilerimizin daha da güçlenmesi beklenirken, anlaşmanın güncel şartlara göre düzenlenmesi ve yeni iş birliği sahalarını da gündeme getirmesi bir avantaj olarak öne çıkmaktadır.
Çin, 2020 yılının son çeyreğinde pandemi öncesi seviyelerde büyüme kaydetmiştir.
ABD ile ticari anlaşmazlıkların sürdüğü bir ortamda salgının etkilerini hızlı bir şekilde gidermeyi başaran dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin, 2020 yılını pozitif büyümeyle sonlandırmıştır. 2020 yılının ilk çeyreğinde %6,8 daralan ülke yılın geri kalanında güçlü bir toparlanma eğilimi sergilemiş ve 2020 yılının son çeyreğinde pandemi öncesi seviyelerde büyüme kaydederek 2021 yılına ilişkin olumlu mesaj vermiştir.
2020 yılında düşük faiz ve bol likidite ortamına karşılık gelişmekte olan ülkelere (GOÜ) yönelik portföy akımları dalgalı bir seyir izlemiştir. Pandeminin ilk zamanında GOÜ hisse senedi ve tahvil piyasasından sert çıkış gözlenirken, mayıs ayından itibaren gelişmekte olan ülkelere tahvil kaynaklı sermaye girişi başlamıştır. Kasım ayında aşının bulunması ve ABD seçimlerinin geride kalması hisse senedi piyasalarına da girişi desteklemiştir. Gelişmiş ülkelerin ultra genişleyici politikalarını sürdüreceği öngörüsüyle bu sene de gelişmekte olan ülkelere sermaye akımlarının devam edeceği değerlendirilmektedir. Hem ticaret politikalarında daha öngörülebilir uygulamaların olabileceği hem de yeni ticari blokların küresel ticareti destekleyebileceği öngörülmektedir.
2020 yılına güçlü başlangıç yapan Türkiye’de Mart ayı ortalarından itibaren salgının etkisiyle ekonomik faaliyette yavaşlama görülmüştür.
Türkiye ekonomisi
Türkiye ekonomisinde büyümenin güçlü seyrini sürdürmesi beklenmektedir.
2020 yılına güçlü başlangıç yapan Türkiye’de Mart ayı ortalarından itibaren salgının etkisiyle ekonomik faaliyette yavaşlama görülmüştür. Salgının yaygınlaşmasıyla ekonomiye olan olumsuz etkileri en aza indirmek için önlemler uygulamaya alınmıştır. Uygulanan mali politikalar, para politikası ile uyumlu ve genişleyici yönde seyretmiştir.
Ekonomik toparlanmaTürkiye, 2020’de dünyada yılı büyüme ile kapatan sayılı ekonomilerden biri olmuştur. Türkiye ekonomisi salgının kısmi etkilediği 2020 yılının ilk çeyreğinde %4,5 büyümüştür.
Kademeli normalleşme adımları ve uygulamaya konulan parasal ve mali tedbirlerle birlikte Mayıs ayından itibaren ekonomik göstergelerin toparlanmaya başladığı görülmüştür.
Artan iç taleple birlikte enflasyonist etkiler belirginleşince TCMB enflasyondaki yukarı yönlü risklere karşı sıkılaştırıcı politikalarını güçlendirmiş ve daha sade bir para politikası çerçevesi belirlemiştir. Birikimli döviz kuru etkileri ve küresel emtia fiyatlarındaki yükselişle birlikte enflasyon yüksek seyretmiş ve %14,6 ile TCMB’nin yıl sonu tahmininin üzerinde sonlanmasına neden olmuştur. 2021 yılının ilk yarısında enflasyonun yüksek seviyelerini koruyabileceği, yılın ikinci yarısı itibarıyla düşüş eğilimini belirginleştirebileceği düşünülmektedir. Ayrıca 2021 yılında gerek TCMB’nin sıkılaştırıcı para politikasının gerekse küresel likidite koşullarının katkısıyla kurların istikrarlı görünüm sergileyeceği, bunun da yurt içinde TL tasarruflara yönelimi artırarak iç talebin dengelenmesine katkıda bulunacağı ve enflasyonist baskıları hafifletebileceği öngörülmektedir.
Türkiye, 2020’de dünyada yılı büyüme ile kapatan sayılı ekonomilerden biri olmuştur. Türkiye ekonomisi salgının kısmi etkilediği 2020 yılının ilk çeyreğinde %4,5 büyümüştür. İkinci çeyrekte kısıtlamaların etkisiyle %10,3 daralan ekonomi alınan tedbirler neticesinde üçüncü çeyrek itibarıyla toparlanmış ve yıllık %6,3 seviyesinde büyümüştür. Dördüncü çeyrekte kaydedilen yıllık %5,9 büyüme ile de 2020 yılını tüketim, yatırım ve stokların katkısıyla %1,8 büyüme ile sonlandırmıştır.
Sıkılaşan finansal koşulların varlığına rağmen hem aşılama sürecinin başlamasının hem de küresel genişleyici politikaların devam etmesinin büyüme üzerindeki baskıyı kısmi olarak hafifletebileceği değerlendirilmektedir. Bu sene ikinci çeyrekteki baz etkisinin de katkısıyla toparlanmanın öne çıkması beklenmektedir. Özellikle turizm sektöründe beklenen olumlu gelişmeler ile yılın ikinci yarısında salgından derin etkilenen hizmet sektörü öncülüğünde ekonomik aktivitede toparlanmanın hız kazanacağı düşünülmektedir. Bu koşullar altında 2021 yılında potansiyel büyümemize erişebilmemiz mümkün görünmektedir.
2020 yılında salgının iktisadi faaliyete etkisini sınırlamak için izlenen genişleyici yöndeki mali politika çerçevesinde sağlanan teşvikler ve destek paketleri toplamı milli gelirin yaklaşık %10’una yaklaşmıştır. Hem bütçe dengesindeki önceki kazanımlar hem de büyümenin öngörülerden iyi performans sergilemesiyle güçlenen vergi gelirlerinin katkısı neticesinde 2020 yılında bütçe açığı/GSYH oranı %3,4 gerçekleşerek %4,9 olan YEP hedefinin altında kalmayı başarmıştır. 2021 yılında salgına yönelik harcamalar istisna olmak üzere mali disiplinden ödün verilmeyeceği yönünde güçlü bir beklenti mevcuttur.
Kapanmalar sonucu ihracatın gerilemesi ve seyahat kısıtlamaları nedeniyle turizm gelirlerindeki zayıflama ile birlikte ikinci çeyrekte kaydedilen cari fazla görünümü cari açığa dönmüştür. Üçüncü çeyrekte karantina önlemlerinin hafifletilmesiyle mal ihracatında toparlanma belirginleşmiştir. Bununla birlikte ertelenmiş talep ve altın ithalatındaki artışla genişleyen dış ticaret açığı ve zayıf seyreden turizm gelirleri nedeniyle de cari işlemler açığı seyrine devam etmiştir. Böylelikle Türkiye ekonomisi 2019 yılındaki 6,8 milyar ABD doları cari fazladan 2020 yılında 36,7 milyar ABD doları cari açığa dönmüştür. 2021 yılında ise sıkılaştırıcı politikaların etkisiyle ithalattaki artışın hız keseceği, dolarizasyon eğiliminin de azalacağı bir ortamda altın ithalatının da yavaşlayacağı değerlendirilmektedir. Aşılanma sürecinin ülkelerde hız kazanmasıyla birlikte turizm gelirlerinin bu sene güçlü bir toparlanma sergileyerek cari açığın geçen seneye göre belirgin daralmasına imkân vereceği öngörülmektedir.
2020 yılında salgının getirdiği yüksek belirsizlik ortamı ve artan kısıtlamalar nedeniyle özellikle hizmet istihdamı kaynaklı olarak iş gücü piyasası baskı altında kalmıştır. İkinci çeyrekte salgının istihdam piyasasındaki etkisi güçlü hissedilirken, yılın ikinci yarısında iktisadi faaliyette gözlenen toparlanma istihdam kaybının bir kısmının telafi edilmesine yardımcı olmuştur. Hükümet’in uygulamaya koyduğu kısa vadeli çalışma ödeneği ve 3 ay işçi çıkarma yasağı gibi tedbirler ise işsizlik oranındaki yükselişin sınırlanmasında belirleyici olmuştur. Sıkılaşan finansal koşullara karşın ihracatın 2021 yılına gücünü koruyarak başlaması ise sanayi sektörü aracılığıyla büyüme ve istihdamı destekleyecek bir unsur olarak değerlendirilmektedir.